Son dakika

Uİğur Mumcu öldürüldü

1993.01.24

Gazeteci Uğur Mumcu saat 13.30 sularında Gaziosmanpaşa Karlı Sokak no:63'teki evinin önünde park halinde iken önceden yerleştirilmiş patlayıcı maddenin infilakı sonucu parçalanan 06. YR 245 plakalı Renault marka otomobil içerisinde öldürüldü.


Olayın ardından patlama nedeniyle çevreye dağılan parçalar uzman personel tarafından toplanarak labaratuvar incelemeleri yapılmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Labaratuvarları Daire Başkanlığına gönderilmiş ve alınan ekspertiz raporunda netice ve kanaat olarak; "patlayıcı maddenin RDX olduğu ve teröristlerin inceleme ve pratik yapmaları halinde bombayı 30-45 saniye arasında aracın altına yerleştirmelerinin mümkün olduğu, bütün bağlantıları hazırlanmış el yapısı ateşleme sistemine sahip bombaya misina veya iplik bağlanarak hazır hale getirilip arabaya motnajı sırasında zaman kaybını önlemek için yüksek güçte hoparlörde kullanılan mıknatıs irtibatlandırılarak, dışarıdan arabaya alt seviyesinden ufki olarak bakılsa dahi görülemeyecek şekilde alttaki iki şasenin arasındaki boşluğa yerleştirilmiş ve misina veya ipliğin diğer ucu vites kolu levyesine bağlanmış, 1. vitesteki arabanın vites kolunu boşa almak için geriye çekildiğinde vites kolu levyesine bağlı olan misina 2.2.5 cm civarında öne doğru hareket edip bombanın patlamasını sağladığı belirtilmiştir.

Olay üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından bir çok şahıs gözlem altına alındı. Bu arada cinayetten dört gün önce 20.07.1993 günü İstanbul'da Mehmet Zeki Yıldırım isimli şahsın ifadelerinden yola çıkılarak radikal görüşleri benimseyen ve dini esaslara dayalı şeriat devletini kurmak için eylemler yapan İslami Hareket adlı örgüte yönelik İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından operasyonlar başlatılmıştır. Bu şahıslar yakalandıktan sonra Uğur Mumcu hadisesinin vukuu bulması üzerine bu örgüte yönelik olarak Ankara'da da operasyonlar yapılmış, bu cümleden olmak üzere Ankara'da Necmi Aslan 30.01.1993 tarihinde yakalanmış, bu şahsın İstanbul'da yakalanan İslami Hareket Örgütüne mensup Mehmet Kaya, Ayhan Usta, Mehmet Zeki Yıldırım, Mehmet Ali Şeker, Hüsnü Yazgan, Gudbeddin Gök, Fahrettin Baytap, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin talebi üzerine Ankara'ya getirilerek Uğur Mumcu olayı ile ilgili olarak sorgulanmış ve Necmi Aslan'la yüzleştirilmiştir.


Ayhan Aydın adındaki tanık, Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne verdiği ifadede olaya ilişkin gördüklerini şu şekilde anlattı:

"Ben yukarıda belirttiğim adreste eşim ve bir çocuğumla birlikte ikamet etmekteyim. değişik serbest işlerde çalıştım, şu anda boşta geziyorum. Uğur Mumcu'nan öldürüldüğü 24.1.1993 günü evimden iş bulabilmek gayesiyle ayrıldım, değişik yerlerde iş aradım ama bulamadım, ben ne iş olsa yaparım, kömür, odun ve eşya taşırım, bunun için evimden çıkarken çuval ve ip aldım, iş bulamayınca Karlı Sokak'ın üst tarafında bulunan cami inşaatı aklıma geldi, çünkü ben 8. ayda burada bir kaç gün çalışmıştım. İş bulabilmek maksadıyla bu camiye geldim, fakat burada bana göre iş olmadğını öğrendim, caminin alt tarafında bulunan Karlı Sokağın köşebaşındaki Dede Efendi isimli kebapçıya geldim, dışarıda garson kıyafetli bir şahıs içeriye ayran taşıyordu, ben yanına yanaşıp, "Hemşerim benim altıbin Türk Lisarı param var, bana bununla bir yemek verebilir misin" dedim, o da bana hitaben içeride bulunan sakallı şahsı göstererek buranın sahibinin bu şahıs olduğunu söyledi ben de kendisine altı bin liram olduğunu bana bu paraya karşılık yemek verip veremeyeceğini söyledim, o da bana ayıp ediyorsun hemşerim, sen dışaradı bekle ben sana yemek getireyim dedi, tahminen 10 dakika kadar bekledim ve bana yemek getirdi, ben de kıyafetim düzgün olmadığı için yemeğimi alarak dışarıda bulunan taksi durağının köşe başına geldim, taksi durağında bir bardak su içtim ve yemeğimi yemeğe başladım, o esnada elinde bir kola şişesiyle aynı zamanda kolayı içen 1.65-1.70 cm boyunda esmer, 30-35 yaşlarında, düz ve normal saç traşlı, bıyıklı, tahminen 70 kg ağırlığında, sol yanağının kulak ve favorisinin olduğu yerde iyileşmiş elips şeklinde 3-4 cm eninde boyu 1cm ebadında bir yara izi bulanan, siyah gözlüklü, siyah deri mont, kot pantolon, koyu mavi atkı bulunan, bozuk lisanlı, benim bildiğim kadarı ile şark lisanlı bir şahıs gelerek bana hitaben "Hemşerim buralı mısın" dedi, ben de kendisini ilgilendirmediğini söyledim, bunun üzerine bana "Ben de doğuluyum. Hemşeri sayılırız" dedi, ben de işsiz olduğumu, işsiz olduğum için burada iş aradığımı söyledim, tekrar bana "Bizde iş var. Gel bizimle çalış, bizde sana da ailene de iş var" ben de bu adamdan adres ve telefon istedim, bunun üzerine bana "Bizim yerimiz belli değil, sen telefonunu bize ver biz seni iş olduğu zaman ararız" dedi. ben evimin telefon numarasını verdim, o esnada lacivert bir Doğan marka hususi araba geldi, arabayı çok iyi gördüm çünkü araanın lastiği neredeyse yere oturmak üzereydi, yani patlamıştı. Yanımdaik adam beni süzüyordu ve rengi değişmişti, korkulu bir görüntüsü vardı, o esnada adam beni lafa tutuyordu ve dolayısıyla beni meşgul etmeye çalışıyordu, ben gözümü laciret Doğan otodan ayırmıyordum. Lacivert Doğan otodan iki kişi çıktı, bunlardan şoför olan, 1.60 cm. boylarında kumral, buğday tenli, saçları kestane rengi, göz rengini göremedim, bıyık ve sakalı olmayan, siyah beyaz çizgili kumaş palto, siyah kumaş pantolon vardı. Diğer şahıs ise siyah deri montlu, kıvırcık siyah saçlı, siyah pantolonlu, arkası bana dönük olduğundan yüzünü hatırlayamıyorum, yalnızca mantonun içerisinde bir şey gizliydi. çünkü sol eli devamlı karnında bulunuyordu. Her iki şahıs da arabanın patlayan lastiğini değiştirmek için arabaya kriko vurdular, çok seri şekilde somunları çıkarttılar, o esnada şoför diğer şahsa, "Mıstık arabanın altına somun kaçtı" dedi. Bunun üzerine deri montlu şahıs Uğur Mumcu'nun arabası olduğunu sonradan öğrendiğim şahsın arabasının altına girdi ve burada tahminen bir dakika kadar kaldı, bu şahıs arabanın altından çıktıktan sonra benim yanımdaki adam yanımdan ayrılarak sağda bulunan aşağı kesimdeki sokağa doğru yürüyerek devam etti. O sırada lastiği patlayan arabanın lastiği değişmişti, o sırada adam yürümüş olduğu istikamete doğru gitti. Aradan 10-15 dakika kadar geçmişti, yani saat 13.20 sıraları idi, adamlar benim yanımdan saat 13.05'de ayrıldılar, bunun üzerinden 10-15 dakika kadar geçmişti ki, üzerinde gri renkli palto, kahverengi çizgili renkli pantolon bulunan tahminen 45 yaşının üzerinde gri yani tam ağarmayan saçlı bıyıksız, şişmanca, şapkası olmayan atkısı olup olmadığını farkedemedim, elinde hiç bir şey olmayan yani elleri boş bir erkek şahıs, kurşuni metal renkli, Renault marka otonun yanına geldi, otonun kapısını açtı, bu esnada karşı evden bir kadın balkon muydu, cam mıydı kesin hatırlayamayacağım, bir bayan bir şeyler söyledi, ne söylediğini farkedemedim, adam da ona tamam canım dedi. Adam arabanın kapısını açarak otonun içine bindi, o arabaya bindiği zaman yanından da bir araba geçti, arabanın rengini ve markasını hatırlamıyorum, çocuk önde, yani arabada bir çocuk vardı ve çocuk arabanın sağ tarafında önde bulunuyordu. 40-45 yaşlarında da bir şahıs arabayı kullanıyordu, bu araba buradan geçtikten sonra, otonun yani patlayan otonun içinde bulunan şahıs sağ elini vites koluna atar atmaz araba infilak etti. patlama esnasında araba bir metre kadar yerinden yükseldi. ondan sonra havadan et ve metal parçaları gelmeye başladı, patlama esnasında mavi bir duman çıktı. Bu duman birden çıkıp kayboldu, ondan sonra ben oradan kalktım, Karlı Sokak'ın bulunduğu sokağın üst tarafındaki ana caddeye çıktım. Burada bulunan caddedeki bakkaldan bir şişe su aldım, içtim ve buradan uzaklaştım ve doğruca evime gittim. Ertesi gün korkumdan hiç bir yere çıkmadım. İtfaiye Meydanı'nda bulunan eski eşya satın alan şahıslardan birine telefon ederek evimde bulunan televizyonumu sattım. Yine korkumdan 8 gün dışarıya çıkmadım. Bugün yani 31.1.1993 günü de polise giderek durumu anlattım. Benim bu olay hakkıda söyleyeceklerim bunlardan ibarettir. Bilgim ve gördüklerim bu kadardır."

Ayhan Aydın'ın ifadesi üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan operasyonda yakalanan ve ankara'ya getirilen İslami Hareket Örgütü militanları ile yüzleştirilme yapılmış, yüzleştirme sırasında tanık Ayhan Aydın, Uğur Mumcu'nun arabasının altına bomba koyanların Mehmet Ali Şeker ve ayhan Usta olduğunu teşhis etmiş, bu teşhis üzerine bu şahıslarla ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden gelen cevabi yazıda Mehmet Ali Şeker ve Ayhan Usta'nın 24.1.1993 tarihinde İstanbul emniyet Müdürlüğü'nde gözetim altında olduğunu bildirmesi ve tanık Ayhan aydın'ın beyanlarının doğru olmadığının bildirildiği görülmüştür.

(TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu Raporu sf 115)

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.