Son dakika

Ateşkes görüşmeleri taktik miydi?


1988.07.05

32. Gün programında konuşan Hanefi Avcı, devlet içinde bir grubun PKK ile işbirliği yaptığını, emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat daire Başkanlığı'nın o kişiyi tespit ettiğini söyledi.

Abdullah Öcalan'ın yakalandıktan sonraki sorgusunda söylediği "Ateşkes önerisi bize Avrupa temsilcimiz Kani Yılmaz ve Şahin kod adlı Ferhat Abdi isimli arkadaşlar tarafından getirildi. Abdi Şahin isimli arkadaşımıza da Selim Okçuoğlu isimli ve avukatlık yapan HADEP'te de faaliyet gösteren kişi getirmiş. Bana getirilen ateşkes önerisi çok kapsamlıydı. Olağanüstü halin ve geçici köy koruculuk sisteminin kaldırılacağı, Türkiye'nin üniter yapısına helel gelmemek kaydıyla bir takım düzeltemelere gidileceği belirtiliyordu. Bu belge sanırım şimdi Avrupa arşivimizdedir. Aynı konuda cezaevleri temsilcimiz Sabri Ok'la da görüşme yapılmış. Sabri Ok kendisi ile görüşüldüğünü e aynı önerilerin kendisine de yapıldığını söyledi. Yine sanırım Genelkurmay'ın Toplumsal İlişkiler Başkanlığı'nda çalışan bir albay, Brüksel'deki temsilciliiğimize kadar gelmiş ve aynı önerileri getirmiş. ben önerilerin ciddiyetine inandım" şeklindeki açıklamalarıyla ilişkili olduğu düşünüldü.

Bülent Orakoğlu'nun açıklamaları da, Sabri Ok'un dinlenen telefonları sayesinde ortaya çıkan temasları doğruluyor. Öcalan'ın yakalandıktan sonra İmralı'da mahkemeye sunduğu bir tutanak, 2 Haziran 1999 tarihli Star Gazetesi'nde ateşkeş girişimi için tarafların ilişkiye girdiği şeklinde bir habere konu oldu. Ertesi gün Hürriyet Gazetesi "Kim bu esrarengiz aracı?" sorusunu ortaya attı. Enis Berberoğlu 4 Haziran 1999 tarihli Hürriyet'teki köşesinde "İstihbarat oyunu Apo'yu kandırdı" başlığıyla askerlerin Apo ile kurduğu ilişkinin tuzak amaçlı olduğunu yazarken, 1997 Nisan ayında yapılan görüşmelerin ardından 14 Mayıs 1997 tarihinde Kuzey Irak'a askeri operasyon düzenlenmiş olmasını kanıt gösterdi. Berberoğlu, "1997'de Nisan ayında, Hollanda'nın Arnheim kentinde, PKK'yı temsil eden (muhtemelen) Kâni Yılmaz ile, Genelkurmay'ın iki yetkilisi görüşmüştür. Bunun ardından 14 Mayıs 1997'de Kuzey Irak operasyonu gerçekleşmiştir. Aynı şekilde, 30 Temmuz 1998'de, PKK'ya cezaevinden ateşkes isteniyor haberi gelmiş, hatta Türk tarafının iyi niyetini kanıtlamak için Süleyman Demirel'in Mehmet Ağar'ın düğününe gitmesine izin verilmediği mesajı PKK liderine ulaştırılmıştır. Apo da buna inanarak 1 Eylül 1998 günü ateşkes ilân etmiştir. Halbuki ateşkesin akabinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş, ondan hemen sonra da, 1 Ekim'de, Süleyman Demirel, PKK'yı kovması için Suriye'yi tehdit etmiştir."  diyordu.

Oysa Orakoğlu'nun ve Hanefi Avcı'nın açıklamaları, kandırmaya yönelik bir taktik var idiyse bile emniyet kanadının bu taktiğin parçası gibi hareket etmediğini gösteriyor. Devletin aynı kandırmaca taktiğiyle bağlı bir organizma halinde hareket etmediğine bu iki polis şefinin tasfiye edilmiş olması da kanıt olarak gösteriliyor.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.