Son dakika

Çetin Emeç öldürüldü

1990.03.06

"Saat 22,30 sıralarında ilimiz Beşiktaş İlçesi Etiler 5'inci Gazeteciler Sitesi önünde eşi Tülin Tuncer'e ait olup kendisi kullanan Güneş Gazetesi'nin danışmanı Avukat Erdoğan Tuncer'in kullandığı 34 FFE 21 plaka sayılı gri metalik renkli Doğan marka oto evinin önünde park edip, otodan 25-30 metre kadar ayrıldığı bir sırada yüzleri kar maskeli (siyah kar başlıklı) silahlı iki kişinin saldırısına uğrayarak kendisi etkisiz hale getirilip, yere yatırıldıktan sonra, otonun anahtarı elinden alınıp, 2 şahıs tarafından oto park edildiği yerden alınarak evin önünden uzaklaşmışlardır.

Gasp edilen 34 FFE 21 plaka sayılı oto 7.3.1990 günü saat 9.20 sıralarında Kadıköy İlçesi Suadiye Suyanı Sokak No: 16 sayılı ev ününde makam otosu olan 34 EVD 72 plakalı araca binen Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Çetin Emeç'e bu otodan inen silahlı kar maskeli şahıslar tarafından, silahla saldırılarak yaralanıp kaldırıldığı Göztepe Sosyal Sigortalar Hastanesinde ölümüne sebebiyet vermişler. aynı zamanda makam şoförü olan Sinan Ercan'ı da aynı şahıslar silahla tarayıp öldürmüşlerdir.

Eylemi gerçekleştiren sanıklar gasp edip eylemde kullandıkları 34 FFE 21 gri metalik renkli Doğan marka otoyu Yapı Kredi Blokları önünde üzerinde kontağını da bırakarak terk edip kaçmışlardır.

Eylem sırasında saldırganların 4 kişi olduğu, fakat otoyu gasp ederken ve gasp edilen otoyu terk ettiklerinde 2 kişi olduğu belirlenmiştir.

Görgü tanıkları saldırganları maskeli olarak bildirdikleri için yaptırılan teşhislerde; hiç bir kimseyi teşhis etmeleri mümkün olamamış olup, yalnız şekil ve giysi itibariyle şahısların tariflerini bildirmişlerdir.

Olaya o tarihte Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı el koymuş, olayı da sol örgütlerden TKP/ML ile sağ örgütlerden Türkiye İslamcı Komandolar Birliği isimli örgütler bazı gazetelere telefon ederek üstlenmişlerdir.

Olayla ilgili yapılan harici araştırmalar sonucu, gazeteci yazar Çetin Emeç'in evine olay tarihinden önce yani 3.3.1990 günü saat 9.00'da 4.3.1990 günü yine aynı saatte bir bayanın telefon ederek telefona çıkan Bilge Emeç'e Çetin Emeç'le görüşmek istediğini ve "hayati önem arz eder" bir konu anlatacaağını muhakkak görüşmesi gerektiğini ısrarla bildirdiği ve kendisi ile Çetin Emeç'in irtibat kurması için de telefon eden bayan ismini Fatma Doğankayalar olarak bildirip telefon numarası olarak da 166 38 89 nolu telefonu bildirdiği belirlenmiş bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar sonucu bahse konu telefonun ilimiz Şişli İlçesi Mecidiyeköy Esentepe Gazeteciler Sitesi Haberler Sokak No: 16 sayılı Muhammed Celal Özel (Zehebi) adına kayıtlı olup, bağlı bulunduğu bu telefonun 7.5.1990 tarihinde abone isteği ile konuşmaya kapatıldığı, 29.11.1990 tarihinde Vefa Bayırı Gönenoğlu Sokak A. Blok Kat 12 D:33 Gayrettepe adresine naklolunduğu, nakil adresine bağlanmadan 7.3.1991 tarihinde de İnter-Tur Uluslararası Denizcilik Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketine devredildiği, telefonun 23.10.1987 ile 6.5.1991 tarihleri arasında Muhammed Celal Özel (Zehebi) adına kayıtlı olduğu belirlenmiştir.

Halen anılan telefon 2'inci Taşocağı Caddesi Avni Dilligil Sokak Köroğlu İş Merkezi kat: 4 Mecidiyeköy adresinde kurulu olduğu da belirlenmiştir.

Telefonda konuşan Fatma Doğankayalı'nın ise; Muhmmed Celal Özel'in (Zehebi) işçisi ve şoförü olan Turgut Doğankayalı'nın eşi olduğu, bir yıla yakın bir süre Haberler Sokak 16 sayılı Muhammed Celal Özel'in bu evinde kaldığı belirlenmiştir.

Muhammed Celal Özel (Zehebi)'nin ise, 1966 yılında öğrenci olarak Suriye'den Türkiye'ye gelerek Yabancı Diller Yüksekokuluna kaydını yaptırdığı, 1968 yılında açılan sınavı kazanarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne kaydını yaptırdığı, burada okumakta iken 21.5.1971 tarihinde Türk Parasını Koruma Kanunu'na muhalefet (Döviz kaçakçılığı) suçundan hakkında işlem yapıldığı, öğrencilik sırasında 31/147048 sayılı ikamet teskerezinin bulunduğu, yalnız yukarıda belirtilen suçtan dolayı İçişleri Bakanlığı'nın 21.12.1973 tarihli yazısı ile yurt dışı edilerek bir daha yurda sokulmama kararı verildiği, sınır dışı edilmediği anlaşıldığından İçişleri Bakanlığı'nın 6.6,1975 gün ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nın yazısı ile sınır dışı edilmesini ve yurda bir daha sokulmamasının yenilendiği...

Öğrencilik yıllarında tanıştığı Nasri Kızı 1952 doğumlu İzmit-Gebze-Darıca-Bağlarbaşı Mahallesi nüfusuna kayıtlı aslen Siirtli Betül Özel ile 27.1.1974 tarihinde evlendiği, bu evliliklerinden 3 erkek çocuklarının bulunduğu, ayrıca Türkiye'de kaldığı süre içerisinde bir çok defalar döviz kaçakçılığı, altın kaçakçılığı, uyuşturucu madde kaçakçılığı olaylarına adının karıştığı, 1989 yılı içerisinde Mağaryan Kardeşler olarak bilinen Uluslararası uyuşturucu kaçakçısı olan bu şahıslarla ilişkisi olduğu belirlenerek yine, kendisi gibi kaçakçılık yapan Çilo Mehmet diye bilinen Mehmet Yıldırım ile birlikte yargılandığı, 29 Aralık 1989 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde de Türkiye'nin en büyük kaçakçısı Celal Zehebi'dir şeklinde sürmanşet bir haberin de geçtiği Suriye uyruklu iken 403 sayılı kanunun 6'ıncı maddesi ve Bakanlar Kurulu'nun 17.9.1987 tarihli kararı ile Suriye vatandaşlığı saklı kalmak üzere, Türk vatandaşlığına alındığı belirlenmiştir.

Bu bilgiler ışığında Çetin Emeç ile Sinan Ercan'ın öldürülmesi olayında ilişkili olduğu anlaşılan Fatma Doğankayalı 15.12.1998 tarihinde Kadıköy İlçesi Bostancı Emin Ali Paşa Caddesi Taşlıçeşme Sokak Alişiran Apt. 32/1 sayılı ikametgahında yakalanarak gözlem altına alınmış, aynı yerde oturan ve daha önce Haberler Sokak 16 sayılı yerde bekçilik yapan eşi Turgut Doğankayalı da aynı gün yakalanıp gözlem altına alınmıştır.

Fatma Doğankayalı ifadesinde, kendisinin Turgut Doğankayalı ile evlenmesinden sonra Muhammed Celal Özel'i (Zehebi) tanıdığını, bu şahsın garsoniyer olarak kullandığı Haberler Sokak No 16'daki evde kocası ile birlikte kaldığını, gündüzün bir reklam firmasında çalışıp geceleri eve geldiğini, gündüzleri evde olmadığı için eve kimlerin geldiğini bilemediğini, yalnız Celal Özel'in bir arkadaşı olan Mehmet Çelikel isimli Riva Oteli'nin sahibi şahsın Mağaryan Kardeşler olayıyla ilgili arandığı sırada bu evde kaldığını, Muhammed Celal Özel'in ise, Ankara'ya gidiyorum bahanesiyle yurt dışına kaçtığnı, yurt dışından da aranıp aranmadığı konusunda telefonla bilgi aldığını ve olayın normale girmesi ile yurt dışından döndüğünü, mahkeme ile ilgili işlerini o dönemde avukatı olan Faruk Erten kanalıyla hallettiğini, yalnız Celal Özel'in döviz ve altın kaçakçılığı yaptığını, uyuşturucu kaçakçılığına da adının karıştığını fakat silah kaçakçılığı konusunda bilgisinin olmadığını,

1990 yılı Şubat ayının sonlarında öğleyin vakti işyerinden evine yani Haberler Sokak 16 numaraya geldiğini, kapıyı anahtarla açtığını, hole geçtiğinde salon kapısının açık olduğunu, içerden ses geldiğini duyduğunu, baktığında Muhammed Celal Özel'in telefonla "Mehmet" isimli bir şahsa "O çetin Emeç'in anasını avradını sinkaf edeyim, onu derdest edin, ortadan kaldırın, o çok oldu" şeklinde talimat verdiğini duyduğunu, bunun üzerine hemen evi terk ederek tekrar iş yerine geldiğini, aradan bir kaç gün sonra kendi kendine duyduğu bu telefon konuşmasının muhasebesini yaptıktan sonra Celal Zehebi'nin kaçakçılık olaylarını bildiği için, Hürriyet Gazetesi'nin de Celal Zehebi ve arkadaşlarının üzerine yazı ile çok gittiğini, gazetelerden takip ettiği için Çetin Emeç'e kötülük gelmesin düşüncesi ile telefon konuşmasını duyduğu tarihten 3-4 gün sonra yani 3.3.1990 ve 4.3.1990 tarihlerinde sabah saat 9.00'da 011 kanalı ile öğrendiği Çetin Emeç'in ev telefonunu arayıp, karşısına çıkan Çetin Emeç'in eşi Bilge Emeç'e Çetin Emeç'i uyarmak gayesi ile telefonda "Hayati önem arz eder" bir konu anlatacağını bildirip, telefon numarası ile ismini verdiğini, bu telefon görüşmesinden 2 veya 3 gün sonra da Çetin Emeç'in suikaste kurban gittiğini, daha önce polisçe kendisinden bilgi istendiği, fakat Muhammed Celal Özel (Zehebi)'den korktuğu için polise o tarihte bilgi vermediğini, Muhammed Celal Özel'in Suriyeli olduğunu, bu evine Suriye'den bazı kişilerin de gelip kaldığını, Çetin Emeç'in öldürülmesinden önce, Mustafa ve Sadullah isimli Suriyelilerin bu evde kaldığını, Çetin Emeç'in ölümünden sonra da, yine bu şahısların gelip bu evde kaldıklarını, Celal Zehebi'nin Mehmet isimli şahsa Çetin emeç'in öldürülmesi talimatını telefonla verdiğini duyduğunu ama Mehmet isimli şahsın kim olduğunu bilmediğini,

Sanık Turgut Doğankayalı kendisinin Muhammed Celal Zehebi'nin yanında uzun süre garsoniyer olarak kullandığı evin bekçiliğini yaptığını, Muhammed Celal Özel'in bu evde uluslararası kaçakçılık işlerine karışmış, Mehmet Çelikel (Cilo Mehmet) Mehmet Yıldırım gibi şahıslarla buluşup toplantı yaptığını gördüğünü, fakat toplantının içeriğinin ne olduğunu bilmediğini, yalnız basından kaçakçılıkla ilgili haberler çıktığından Celal Zehebi'nin bir bahane uydurarak yurt dışına kaçtığını, Celal Zehebi'nin altın, döviz kaçakçılığı yaptığını bildiğini, fakat silah kaçakçılığı hakkında bilgisinin olmadığını, uyuşturucu kaçakçılığına adının karıştığını da mahkeme kararlarından gördüğünü, Celal Zehebi'nin Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndeki işlerini hallettiğini, bunlarla işi Mevlüt Ergizcanlı isimli ortağının bağladığını, aynı zamanda Avukat Faruk Erten'in de bu tür kaçakçılık olaylarında etkili olduğunu, basında kaçakçılık olayları ile ilgili yazılar çıktığında Avukatla birlikte Haberler Sokak'taki evde toplantı yapıp durum değerlendirmesi yaptıklarını da bildiğini ve evinde DGM'deki bazı savcı ve hakimlere yemek verdiğini, bunların bir çoğunu da kendisinin getirdiğini, bu ara Celal Zehebi'nin garsoniyer olarak kullandığı bu eve Cillo Mehmet (Mehmet Yıldırım) Mehmet Çelikel, Viktor Kami, Gürsel, Mehmet Baysal gibi kaçakçılık yapan kişilerin bayan arkadaşlarıyla gelip eğlence yaptıkalrını, bunların hepsinden Celal Zehebi'nin bilgisi olduğunu, 1990 yılı Mayıs aylarında eşinin polisler tarafından alınıp götürüldüğünü Celal Zehebi'nin kendisine söylediğini, bunun üzerine eşine durumu sorduğunu eşi Fatma Doğankayalı'nın kendisine polislerin Çetin Emeç olayı ile ilgili bilgi topladıklarını, kendisinden de Celal Zehebi'yi sorup bilgi almak istediklerini, bu arada Çetin Emeç'i aradığını, polislere söylediğini, fakat bir makaleden dolayı aradığını bildirdiğini, eşinin kendisine anlattığını, bu sefer yakalandıklarında eşinden Celal Zehebi'nin telefonla Mehmet isimli şahsa 1990 yılı Şubat ayın sonlarında telefonla Çetin Emeç'in öldürülmesi yönünde talimat verdiğini duyduğunu yeni öğrendiğini, daha eşinin bu konuyu kendisine anlatmadığını,

Celal Zehebi'nin hakkında yazı yazan gazete yazarlarına çok kızıp küfür ettiğini, hatta kendisine bir çok defalar polis kendisi hakkında bir şey sorduğunda, kendisine bilgi vermesini polise gitmeden önce haberinin olması halinde kapitalle her şeyi halledebileceğini ileri sürüp kendisini güçlü gösteren bir kişi olarak Celal Zehebi'yi ifadesinde bildirmiştir. Celal Zehebi'nin döviz ve altın kaçakçısı olduğu ayrıca Celal Zehebi'nin bu evine Suriye Uyruklu Mustafa ile Sadullah isimli şahısların geldiği gibi, Suriye uyruklu bir çok kadın da getirildiğini, Celal Zehebi'nin kaçakçılık yapan Cillo Mehmet (Mehmet Yıldırım) Mehmet Çelikel'in üstünde biri olduğunu,

Sanık Celal Özel (Zehebi) 1966 yılında öğrenci olarak Suriye'den Türkiye'ye geldiğini, Yabancı diller Yüksekokulunda Türkçe öğrendiğini, babasının vefatı nedeniyle tekrar Suriye'ye gittiğini, 1968 yılında açılan sınavı kazanarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne kaydını yaptırdığını, babasından kalan mirası satarak dövize çevirip Türkiye'ye getirdiğini, bu dövile yakalandığını, hakkında işlem yapıldığını, yurt dışı edildiğini, daha sonra vize alıp tekrar giriş yaptığını, görücü usülü ile tanıdığı Betül Özel ile nişanlandığını, tekrar izinsiz girdiğinden bahisle yurt dışın edildiğini, Halep'te Betül ile nikahlandığını, kayınbabası Nasri Özel'in çabaları ile o dönemin İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk'ün müsadesi ile yeniden Türkiye'ye giriş yaptığını, Türkiye'de döviz ve altın kaçaçılığı işlerini yaptığını, 1980 yılı içerisinde yakalanıp 4.5 ay kadar cezaevinde yattığını, daha sonra tahliye olduğunu, bu davadan beraat ettiğini, 1987 yılında döviz kaçakçılığı suçları ortadan kaldırıldığı için o dönemde Muş Milletvekili Alaaddin Fırat'ın desteği ile Bakanlar Kurulu kararı ile Türk vatandaşı olduğunu, halen Türk vatandaşlığını koruduğunu, Haberler Sokak 16 numaradaki evin o dönemde yani 1990 yılı mart ayında kendisine ait olduğnu, bu evde de 166 38 89 nolu telefonun bağlı olduğunu, Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde döviz ve altın kaçakçılığı olaylarına adının karışıp yargılandığını ve hepsinden beraat ettiğini, eşine ait 190 Mercedes marka otonun Cillo Mehmet'in kardeşi Hüseyin Yıldırım tarafından uyuşturucu taşındığı bir sırada yakalandığını, bu olayla da uyuşturucu kaçakçılığı olayına adının karıştığını, daha sonra da hemşehrisi olan Mağaryan Kardeşler'in uluslararası kaçakçılık olayına adının karıştığını, bundan dolayı da yargılanıp beraat ettiğini, hakkında bazı gazetelerde çıkan haberlere çok kızdığı için haber yazan gazeteciler hakkında ana avrad sinkaf ettiğini, Çetin Emeç isimli Hürriyet Gazetesi köşe yazarı şahsı tanımadığını yalnız telefonla Mehmet Avcı isimli şahsa Hürriyet Gazetesi'nde çıkan kendisiyle ilgili bir haberden dolayı telefonda Çetin Emeç'in anasını avradını sinkaf edeyim, daha gebertmediniz mi, gebertin onu şeklinde bir konuşma yaptığını, bu konuşmanın talimat mahiyeti taşımadığnı, bu tür konuşmayı kendisi hakkında yazan her gazeteciye söyleyebileceğini, Çetin Emeç ve şoförü Sinan Ercan'ın öldürülmesi olayıyla ilgisinin bulunmadığını,

Sanık Mehmet Avcı ifadesinde; kendisinin Kapalı Çarşı'da sarraf olduğunu Mehmet Celal Özel'i 1990 yılından bu yana kendisinden döviz aldığı için tanıdığını, çok zengin biri olduğunu, Muhammed Celal Özel ile sık sık karşılaşmadığını işçisi Müslüm aracılığı ile döviz alışverişi yaptıklarını, Celal Özel'in iddia ettiği gibi gazeteci yazar Çetin Emeç ile ilgili telefon konuşması yapmadığını, Celal Özel'den talimat almasının mümkün olmadığını, Celal Özel'in kendisine iftira attığını çünkü Celal Özel'in kendisinden önce uyuşturucu ve döviz kaçakçılığı, altın kaçakçılığı yapan Cillo Mehmet (Mehmet Yıldırım) ve Mehmet Çelikel isimli şahısları tanıdığını, bunların müfuzlu şahıslar olması nedeniyle isimlerini veremeyip kendi ismini verdiğini zannettiğini iddia edilen olayla hiç bir ilgisinin bulunmadığını, bu konuda kendisine iftira atıldığını ifadelerinde beyan etmişlerdir.

Yukarıda isi belirtilen tüm sanıkların alınan ifadelerinde, çok çelişkilerin olduğ belirlenmiş, çelişkilerin giderilmesi ve sanıkların birbirini tanıyıp tanımadıkları konusunun ortaya çıkartılması tüm sanıklar huzura alınıp yaptırılan teşhis ve yüzleştirmede;

Sanık Fatma Doğankayalı daha önceki ifadesinde ısrar ederek eşinin patronu olarak tanıdığı Muhammed Celal Özel'i teşhis edip bu şahsın 1990 yılı Şubat ayının sonlarında telefonla Mehmet isimli şahsa "Çetin Emeç'i anasını avradını sinkaf edeyim, derdest edin, ortadan kaldırın" şeklinde telefonda talimat veren şahıs olduğunu, fakat karşı telefondaki Mehmet isimli şahsın kim olduğunu bilmediğini, Muhammet Celal Özel'in evinde Riva Oteli sahibi Mehmet Çelikel'i tanıdığını, huzurda gördüğü Mehmet Avcı isimli şahsı ilk olarak gördüğünü, ismini de burada öğrendiğini, Celal Özel ile hiç bir husumetinin olmadığını, daha önce korktuğu için bu konuyu hiç kimseye açmadığını, bu yakalanmasından sonra konuyu anlattığını, Muhammed Celal'in yüzüne huzurda tekrar edip ısrarla söylemiştir.

Mahammed Celal Özel ise, daha önce ifadesinde belirttiği halde telefonda yaptığı konuşmayı inkar edip, ben anasına avradına sinkaf ederim şeklinde Çetin Emeç'e küfür ettiğini kabul etmiş, gebertilmedi mi, gebertin diye söylediği sözleri ifade verdiği sırada şok etkisinde olduğu için verdiği beyan edip ifadeyi inkar cihetine gitmiş, huzurdaki kişilerden Mehmet Avcı'yı sarraf Turgut Doğankayalı'yı bekçisi ve şoförü olarak Fatma Doğankayalı'yı Turgut'un eşi olarak tanıdığını ayrıca DGM savcı ve hakimlerine evinde bir açılış nedeniyle yemek verdiğini, yoksa mahkemelerde kendisine yardımcı olma yönünde etki yapmak için bu tür davet tertip etmediğini, kendisine Fatma Doğankayalı'nın iftira attığını huzurda söylemiytir.

Turgut Doğankayalı'nın ise, Muhammed Celal Özel'in şoförü olduğunu kendisine verdiği konuları tekrar huzurda söyleyip doğru olduğunu, Muhammet Celal Özel'in döviz ve altın kaçakçısı olduğunu, yalnız telefon konuşması yani Çetin Emeç olayı ile ilgili telefon konuşmasını Muhammed Celal Özel'in yaptığını eşinden yeni öğrendiğini, Muhammed Celal Özel'in telefonla konuşmasını seven bir nevi telefon konuşma hastalığı olan bir kişi olduğunu, daha önceki verdiği ifadesinin de doğru olduğunu huzurda bulunan Mehmet Avcı'yı ilk olarak gördüğünü, daha önce hiç görmediğini, bu nedenle de bunu teşhiste bulunamayacağını bildirmiştir.

sanık Mehmet Avcı huzurda bulunan şahıslardan yalnız Muhammed Celal Özel'i tanıdığını, diğer Turgut Doğankayalı ve Fatma Doğankayalı'yı ilk olarak burada gördüğünü, isimlerini de yeni öğrendiğini, Muhammed Celal Özel'in telefonda Çetin Emeç'i gebertin daha gebertilmedi mi şeklinde kendisine bir konuşmasının olmadığını fakat yakalandığı gün yapılan karşılıklı yüzleştirmede bu konuşmanın yapıldığını kabul etmesi için Muhammed Celal Özel'in kendisini iknaya çalıştığını, bu yola neden tevessül ettiğini bir türlü anlayamadığını, kendisinin de Muhammed Celal Özel'e Çetin Emeç çarşı esnafı hakkında yine kötü yazılar yazmış şeklinde bir sözünün de olmadığını, Muhammed Celal Özel'in diğer telefon konuşması yaptığı şahıslardan korktuğu için kendisine iftira attığını, diğer sanıkların huzurunda ve yapılan yüzleştirmede beyan edip yüzüne karşı söylemiştir.

Muhammed Celal Özel ise, Mehmet Avcı'nın bu beyanına aradan uzun zaman geçtiği için şu an hatırlayamadığından bu konuşmayı yaptığını hatırladığını diğer Mehmet Yıldırım ve Mehmet Çelikel ile Magaryan Kardeşler davasından dolayı konuşmadığı için onlarla yapmış olmayacağı kanısıyla Mehmet Avcı'nın ismini verdiğini yüzüne söylemiştir.

Yukarıda da izah edildiği vesile sanık Muhammed Celal Özel tüm verdiği ifadelerde samimi olmadığı gibi diğer sanıkları da nüfuz kullanmak suretiyle etki altına almaya çalıştığı Çetin Emeç ve şoförü Sinan Ercan'ın öldürülmesi olayında bizzat iştirak ettiğine dair delil elde edilememiş ise de tüm varlığını kaçakçılık işlerinden elde ettiği gelirden sağladığı basının kurcalaması halinde kendisine zarar geleceği düşüncesiyle yurt dışından getirdiği veya yurt içinde temin ettiği bazı şahıslara bu eylemi yaptırdığı kanaatine varılmıştır.

Sanık Fatma Doğankayalı'nın ise konuyu yalnız telefonla duyurduğunu her ne kadar ifadesinde yaptırılan yüzleşmede iddia etmişse de bu ifadesinde samimi olmadığı, Muhammed Celal Özel'in de içlerinde bulunduğu garsoniyer olarak kullanılan Mecidiyeköy Esentepe Haberler Sokak 16 numaradaki eve gelen yabancı uyruklu ve kaçakçılıkla iştigal eden Türk uyruklu şahıslarla yapılan toplantıda bu konunun gündeme getirilip Çetin Emeç'in öldürülmesi kararı alındığını duyduğu ve gördüğü fakat kendisine ve ailesine zarar geleceği korkusu ile bu konuyu telefonda görüşme şeklinde döktüğü kanaatine varılmıştır"

(İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından 31.12.1992 tarihinde DGM'ye gönderilen fezlekeden)


20.01.1993 tarihinde başlayan İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonlar sırasında ele geçen sanıklardan Mehmet Ali Şeker ifadesinde Emeç ve şoförü Sinan Ercan'ın öldürülmesi olayında aktif olarak rol aldığını, olayın gerçekleştirilmesinden önce istihbarat çalışmalarına katıldığını, bu maksatla olay yerine yakın yerde ev kiraladıklarını, olaya kod isimleri Arif, Mesut ve Kemal adlı örgüt mensuplarının katıldığını, Derviş Bey Sitesi B Blok 15 no'lu dairede elde edilen kar başlıklarının bu olayda kullanıldığını, olay tarihinde Çetin Emeç'in bindiği otonun plakasını tam olarak söylediğini, olayda kullanılan silahları olaydan sonra almak için olay yerine yakın bir yerde beklediğini fakat eylemi gerçekleştiren sanıkların kaçtığı otomobilin lastiğinin patlaması sonucu buluşamadıklarını, daha sonra örgüt üyesi arkadaşlarla bir araya gelerek eylemin değerlendirmesini yaptıklarını söyledi.

Meclis Faili Meçhul Siyasal Cinayetleri Araştırma Komisyonu raporunda para karşılığı taşeron olarak eylemler yapan İslami Hareket Örgütü'yle Zehebi'nin ilişkili olabileceği ihtimaline değiniyor. Raporda Şeker'in Suriye'de bomba eğitimi gördüğüne, Muhammed Celal Zehebi'nin de Suriye vatandaşı olup ülkesiyle yakın ilişkiler içinde bulunduğuna işaret edilerek, Çetin Emeç cinayetinin aydınlanması için Mesut Kod İslami Hareket Örgütü Genel Emiri İrfan Çağrıcı'nın yakalanması gerektiği belirtiliyor.

Zehebi hakkında ulaştırılan evraklarda yer alan bilgileri dikkat çekici bulan komisyon raporunda şu ayrıntılı değerlendirmeyi yapıyor:

"Muhammed Celal Zehebi ile ilgili evrakların celbi sırasında dikkat çekici noktalara rastlanmıştır. Aşağıda da belirtileceği üzere Muhammed Celal Zehebi 17.9.1987 günü Türk vatandaşlığına alınmıştır. ancak bu şahıs soruşturmalarda yön değiştirebilmek için değişik adlar altında ifade vermiş ve Türk vatandaşlığına kabul edilmiş olmasına rağmen Suriye vatandaşıymış gibi ifade vermiştir. 12.1.1989 tarihli İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermiş olduğu ifadesinde ismini değişik olarak kaydettirmiş ve açık kimliğinin tespiti sırasında Suriye vatandaşı olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca yukarıda da belirtildiği üzere, adı geçen şahıs Suriye uyruğunda iken Bakanlar Kurulunun 17.9.1987 tarihli kararı ile vatandaşlığımıza alınmasına karar verilmiştir. Vatandaşlığa alınmasına esas işlemler arasında adı geçen şahsın ihracatçılıkla uğraştığı, emniyet bakımından bir sakınca taşımadığının bildirildiği görülmüştür. Halbuki ekteki rapor suretinden de anlaşıldığı üzere bu şahıs uzun yıllardır Türkiye'de döviz kaçakçılığı yapmış ve döviz kaçakçılığı trafiğini yönlendiren önemli isimlerden biri olmuştur. Yine şahıs hakkında Magaryan Kardeşler soruşturması nedeniyle düzenlenen ekteki Interpol raporlarında da belirtildiği üzere Magaryan Kardeşlerle irtibatlı olduğnun kesinleştiği tespit edilmiştir. Bu raporlara ve kendi çalışmalarına dayanılarak İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 16.2.1993 tarihli ekdeki yazıda aynen "7.7.1988 tarihinde İsviçre'de tutuklanan Magaryan Kardeşlerle ilgili olarak yürütülen tahkikatlarda elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi için İsviçre polisince verilen dokümanlarda Cenevre'deki Mirelis S.A. Bankasında iki ayrı hesabı bulunduğu, ülkemizde Magaryan Kardeşlere Mehmet Yıldırım ile birlikte yarım milyar İsviçre Frank'ından fazla parayı illegal yollardan gönderdiği tespit edilmiştir. Ayrıca yine Bakanlar Kurulu'na dayanak teşkil eden Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün yazısında taşınmaz malının ve bankalarda bloke edilmiş servetinin bulunmadığı bildirilmiş olmasına rağmen, komisyonumuzca ifadesine başvurulan şahıs adada yazlıkları olduğunu, 270 daireli Beylikdüzü'nde kooperatif yaptığını, ithalatçılık yaptığını, kendisinin yazlıkları bulunduğunu beyan etmiştir. Bu kadar kısa süre içerisinde bu şahsın bu kadar serveti elde etmesi bir yana 1992 yılında ödediği vergi miktarı da dikkat çekmektedir. Bu kadar serveti olan şahıs, komisyonumuza vermiş olduğu beyanına göre 1992 yılında devlete 200 milyon vergi vermiştir. Yani bu şahsın hakkında tanzim edilen tüm evrakların dikkatlice incelenmesi gerekmektedir. Vatandaşlığa alınmasına esas olan Bakanlar Kurulu Kararı'nın dayanağını oluşturan işlemlerde bu şahsın herhangi bir sabıka kaydı bulunmadığı belirtilirken, devletin diğer raporlarında bu şahsın döviz kaçakçısı olduğu belirtilmektedir. devletin bir resmi yazısında bu şahsın hiç mal varlığı olmadığı belirtilirken, kendi beyanına göre şahsın mal varlığı trilyonlarla ifade edilmektedir. Trilyonla ifade edilen mal varlığına sahip bu şahıs kendi beyanına göre 1992 yılı itibariyle 200 milyon vergi vermiştir. TBMM adına idareyi denetleme görevi yapan komisyonumuzun yukarıda belirtilen araştırmaları neticesinde saptanan diğer bir gerçek de devletin organları arasında kopukluk ve irtibat eksikliği bulunduğudur."

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.