Türkbank ihalesi
1998.08.04
Türkbank ihalesi yapıldı. Basın önünde açık artırma ile
yapılan ihalede: Korkmaz Yiğit İnş. Taah. Tic. A.Ş. 600 milyon Dolar, Zorlu
Holding 595 milyon Dolar, Avrupa Amerika Holding A. Ş. 585 milyon dolar, teklif
verdi. İhale en yüksek teklifi veren Korkmaz Yiğit’e verildi. İhalenin
tamamlanmasından sonra TMSF, 3182 sayılı Bankalar Kanunu’na göre hisse devri
için Hazine Müsteşarlığı’na ve 4054 Sayılı Kanun’a göre Rekabet Kurumu’na gerekli
izinlerin verilmesi amacıyla yazı yazdı.
Türkbank Meclis Komisyonu Raporu
"...Sonra ertesi gün oldu. İhaleye girdik.
İhalede iki veya üç kere kapalı zarfla teklif veriliyor. En düşük veren eleniyor. Son üç kişi kaldığında, onlarla açık artırma yapılıyor.
İlk kapalı teklifte, en düşük ya Hayyam veriyor ya da Ali Balkaner veriyor, eleniyor. Televizyondan da canlı yayınlanıyor. İkinci kapalı teklifte Zorlu ve ben, tesadüfen aynı rakamı veriyoruz. Birimiz 1000 dolar fazla verse, öteki elenecek. İhale şartnamesi gereği, iki kişinin zarfından aynı rakam çıkarsa, iki kişi aynı rakamı vermişse, tur yenileniyor. Doğal olarak, Zorlu da ben de panikledik galiba, diğer kapalı teklifte, birden bire o da çok artırmış, ben de çok artırmışım. O artırımda, galiba Hayyam veya Ali Balkaner'den birisi elendi. Yani, birincide ikinisinden birisi, ikincide diğeri elendi. Erol Aksoy kaldı, Zorlu kaldı ve ben kaldım. Zorlu 500 dedi, ben 505 dedim, boyuna 5-5 artırıyoruz; Erol aksoy artırıyor, Zorlu artırıyor, ben artırıyorum. Tabi rakam 550'lere, 560'lara geldiğinde, ben mola istedim. Herkesin mola isteme hakkı vardı, onlar da kullanmışlardı. Mola istedim. Telefon açtım, "Hani 500 milyondu?" dedim, "Sözünde durmadı bunun hesabını verecek" dedi. "Ben çekiliyorum" dedim; "Hayır çekilemezsi", "Neden?", "Alana kadar artır rakamı" dedi. "Hangi parayla ödeyeceğiz?" dedim, "Biz karşılayacağız", "Peki." O ara...
BAŞKAN- Kimi aramıştınız? Molada aradığınız, görüştüğünüz kimdi?
KORKMAZ YİĞİT- Onu söylemeyeceğim. O günkü koşullarda benim telefonum dinleniyordu; çünkü, bana gelen kayıtlarda, daha sonra yargılandığım dönemlerde, o telefonum dinleniyordu. O konuşma var, ama birileri saklıyor herhalde. Halen de bulunabilir.
Sonra 600'e çıktık. 590'da Erol Aksoy çekildi, 590'dan yukarı çıkmadı. 595'te Zorlu çekildi. Ben 600 verdim ve bitti. Ben, o mola verdikten sonra, Zorlu herhalde nereyi arayacağımı anladı veya aradığımı. O ara müdürlerim yanımdaydılar, onlar mani oldular. "Çekilelim" dediler. Ben de "600 son rakam arkadaşlar, 600'den sonra çıkmayacağız" dedim. Tesadüfen, Zorlu 605 verseydi, onda kalacaktı, çekilecektik; ama 595'te kaldı.
İhalenin yapılışında, şusunda busunda bir fesattan söz etmek mümkün olamaz; yani, televizyonlarda canlı verilen bir ihalede, üç tane kapalı zarfla teklif verilen bir ihalede, kimsenin kimseyle temas şansı olmayan bir ihalede, bir anlaşma söz konusu olamaz; ama o noktaya kadar organizasyonlar ortada zaten.
Sonra öğrendik ki, o gün, Merkez Bankası falan şampanyayla kutladılar bu işi; çünkü, değer tespiti yaptırılan bazı kurumlar buraya 287 milyon mu, 527 milyon dolar mı ne bir değer biçmişlerdi.
Bu arada ben, o arada galiba Ali Balkaner'i de aradım; çünkü, rakam çok çıkınca korktum. Akşam beni Mesut Bey bekliyor dediler. Gittim. Tebrik etti önce. Sonra "İnandığın insanlar sözünde durmuyor; ama onlar da bunun hesabını verecekler" dedi. Sonra "Seni Güneş bekliyor" dedi. Orada söyledim. "Benim 147 milyon dolar nakit param var" dedim. 400 milyon doların yüzde 40'ı 160 milyon dolardır, yani, 12.5 milyon dolar bulmam da asla mesele değildi. O yüzden benim için herşey makul ölçülerdeydi. Ayrıca kredibilitem oldukça yüksekti. Değil 500 milyon, 1 milyar da teminat mektubu olsa bulabilirdim. Hem içeriden hem dışarıdan. Bir sorun yaşamayabilirdim. Ama neticede, benim imkanlarım belliydi. O ölçüye göre hazırlamıştım kendimi. Tabi, Mesut Bey'e gittiğimde ilave paranın bende olmadığını söyledim. O da "Güneş Bey bekliyor, sana yardımcı olacak" dedi. Sonra Güneş Bey'e gittim. Valla hiç anlamıyorum arkadaş, daha düne kadar bana Korkmaz'dan uzak dur diyen adamlar şimdi ona yardımcı ol diye bana talimat veriyor" dedi. Anlam veremedi."
Korkmaz Yiğit'in Meclis Komisyonu'na verdiği ifadeden...
"...Sonra ertesi gün oldu. İhaleye girdik.
İhalede iki veya üç kere kapalı zarfla teklif veriliyor. En düşük veren eleniyor. Son üç kişi kaldığında, onlarla açık artırma yapılıyor.
İlk kapalı teklifte, en düşük ya Hayyam veriyor ya da Ali Balkaner veriyor, eleniyor. Televizyondan da canlı yayınlanıyor. İkinci kapalı teklifte Zorlu ve ben, tesadüfen aynı rakamı veriyoruz. Birimiz 1000 dolar fazla verse, öteki elenecek. İhale şartnamesi gereği, iki kişinin zarfından aynı rakam çıkarsa, iki kişi aynı rakamı vermişse, tur yenileniyor. Doğal olarak, Zorlu da ben de panikledik galiba, diğer kapalı teklifte, birden bire o da çok artırmış, ben de çok artırmışım. O artırımda, galiba Hayyam veya Ali Balkaner'den birisi elendi. Yani, birincide ikinisinden birisi, ikincide diğeri elendi. Erol Aksoy kaldı, Zorlu kaldı ve ben kaldım. Zorlu 500 dedi, ben 505 dedim, boyuna 5-5 artırıyoruz; Erol aksoy artırıyor, Zorlu artırıyor, ben artırıyorum. Tabi rakam 550'lere, 560'lara geldiğinde, ben mola istedim. Herkesin mola isteme hakkı vardı, onlar da kullanmışlardı. Mola istedim. Telefon açtım, "Hani 500 milyondu?" dedim, "Sözünde durmadı bunun hesabını verecek" dedi. "Ben çekiliyorum" dedim; "Hayır çekilemezsi", "Neden?", "Alana kadar artır rakamı" dedi. "Hangi parayla ödeyeceğiz?" dedim, "Biz karşılayacağız", "Peki." O ara...
BAŞKAN- Kimi aramıştınız? Molada aradığınız, görüştüğünüz kimdi?
KORKMAZ YİĞİT- Onu söylemeyeceğim. O günkü koşullarda benim telefonum dinleniyordu; çünkü, bana gelen kayıtlarda, daha sonra yargılandığım dönemlerde, o telefonum dinleniyordu. O konuşma var, ama birileri saklıyor herhalde. Halen de bulunabilir.
Sonra 600'e çıktık. 590'da Erol Aksoy çekildi, 590'dan yukarı çıkmadı. 595'te Zorlu çekildi. Ben 600 verdim ve bitti. Ben, o mola verdikten sonra, Zorlu herhalde nereyi arayacağımı anladı veya aradığımı. O ara müdürlerim yanımdaydılar, onlar mani oldular. "Çekilelim" dediler. Ben de "600 son rakam arkadaşlar, 600'den sonra çıkmayacağız" dedim. Tesadüfen, Zorlu 605 verseydi, onda kalacaktı, çekilecektik; ama 595'te kaldı.
İhalenin yapılışında, şusunda busunda bir fesattan söz etmek mümkün olamaz; yani, televizyonlarda canlı verilen bir ihalede, üç tane kapalı zarfla teklif verilen bir ihalede, kimsenin kimseyle temas şansı olmayan bir ihalede, bir anlaşma söz konusu olamaz; ama o noktaya kadar organizasyonlar ortada zaten.
Sonra öğrendik ki, o gün, Merkez Bankası falan şampanyayla kutladılar bu işi; çünkü, değer tespiti yaptırılan bazı kurumlar buraya 287 milyon mu, 527 milyon dolar mı ne bir değer biçmişlerdi.
Bu arada ben, o arada galiba Ali Balkaner'i de aradım; çünkü, rakam çok çıkınca korktum. Akşam beni Mesut Bey bekliyor dediler. Gittim. Tebrik etti önce. Sonra "İnandığın insanlar sözünde durmuyor; ama onlar da bunun hesabını verecekler" dedi. Sonra "Seni Güneş bekliyor" dedi. Orada söyledim. "Benim 147 milyon dolar nakit param var" dedim. 400 milyon doların yüzde 40'ı 160 milyon dolardır, yani, 12.5 milyon dolar bulmam da asla mesele değildi. O yüzden benim için herşey makul ölçülerdeydi. Ayrıca kredibilitem oldukça yüksekti. Değil 500 milyon, 1 milyar da teminat mektubu olsa bulabilirdim. Hem içeriden hem dışarıdan. Bir sorun yaşamayabilirdim. Ama neticede, benim imkanlarım belliydi. O ölçüye göre hazırlamıştım kendimi. Tabi, Mesut Bey'e gittiğimde ilave paranın bende olmadığını söyledim. O da "Güneş Bey bekliyor, sana yardımcı olacak" dedi. Sonra Güneş Bey'e gittim. Valla hiç anlamıyorum arkadaş, daha düne kadar bana Korkmaz'dan uzak dur diyen adamlar şimdi ona yardımcı ol diye bana talimat veriyor" dedi. Anlam veremedi."
Korkmaz Yiğit'in Meclis Komisyonu'na verdiği ifadeden...
Hiç yorum yok: