Son dakika

Vagon-Li olayı...

1933.02.22


Fransız Vagon-Li (Yataklı Vagonlar) Şirketi'nin Beyoğlu acentesinde memur olarak çalışan Naci Bey'in Türkçe konuştuğunu duyan Belçikalı müdür Jannoni'nin, şirkette resmi dilin Fransızca olduğunu söyleyerek Türk dilini küçümsemesi, Naci Bey'i azarlaması, kendisine para ve onbeş gün işten uzaklaştırma cezası vermesi üzerine gelişen olaylar, Vagon-Li olayı diye anılmıştır.

Olay, durumu öğrenen Darülfünun ve diğer yüksek okullardan yüzlerce öğrencinin 25 şubat'ta şirketin Beyoğlu acentesi önünde izinsiz ve şiddet içeren bir protesto gösterisi düzenlemesine dairdir.

Gazetelerde yazdığına göre olayın gelişimi şöyle olmuştur: Vagon-Li şirketi Beyoğlu şubesi müdürü Belçikalı Mösyö Boel bir kaç ay evvel başka bir göreve tayin edilmiş, yerine de Mösyö Jannoni gelmiştir. olay günü bir müşteri Vagon-Li şirketinde dört senedir çalışan Naci Bey adındaki kişiden, akşam için Ankara'ya birinci mevki bir yatak istemiştir. Beyoğlu şubesi için ayrılmış olan bütün yataklar satılmış olduğundan, Naci Bey Galata acentesini aramış ve orada boş yatak olup olmadığını soruştur. O sırada Möyle Jannoni de yakında bulunduğundan durumu görmüş fakat Türkçe yapılan telefon konuşmasından hiçbir şey anlamadığı için sinirlenmiştir. Telefon konuşması bitince Müdür Bey diğer memurlara dönmüş ve Fransızca olarak: "Bu memur nece anırıp duruyor, Türkçe mi?" diye sorar. Memurlar da "evet" derler. Bunun üzerine müdür, Naci Bey'e bağırarak: "Burada resmi dilin Fransızca olduğunu biliyor musunuz? Size kaç defa söylemeli? Size sopa ile mi hareket etmeli?" demiştir. Naci Bey de müdüre: "Ben Türk'üm, memleketimde resmi lisan Türkçedir. Hatta siz bile öğrenmelisiniz" demiştir. Bu cevaba çok sinirlenmiş olan Müdür Bey ise "Size on lira ceza veriyorum" demiştir.

Naci Bey'in Fransızca olarak: "Niye ceza vereceğim, kabahatim nedir? Memleketimde Türkçe konuşmak hakkımdır" demesi üzerine de Müdür Bey bağırarak "Sizi onbeş gün için kovuyorum" demiş, Naci Bey de şapkasını alıp çıkmıştır. Bunun üzerine Naci Bey'in arkadaşları müdüre gidip yaptığı hareketin doğru olmadığını söyleyerek kararını geri alması için ricada bulunmuşlardır. ancak müdür "ya ben giderim yahut ta o" diyerek bu isteği geri çevirmiştir. (Cumhuriyet 24 Şubat 1933; Hakimiyeti Milliye 26 Şubat 1933)

Gazetelerin kışkırtıcı başlıklarla olayı duyurmasının ardından Darülfünun öğrenclieri kendi aralarında bir toplantı için harekete gemiş, Müderris Tahir Bey, toplantıyı engellememiş, toplantıda kararlaştırıldığı üzere o gün akşama kadar herhangi bir girişimde bulunulmamıştır. Daha sonra ise Beyoğlu'nda taş bulamayacakları düşüncesiyle, üniversitenin arkasındaki arsadan gazete kağıtlarına sararak taş toplamışlar, saat 16.30'da dağınık olarak üçerli beşerli gruplar halinde ve çeşitli ulaşım araçlarıyla Galatasaray ile Parmakkapı arasında toplanmaya başlamışlardır. Farklı yönlerden ve farklı araçlarla gelen öğrencilerin sayısı gittikçe artmaya başlamış, durumu sezen Vagon-Li şirketi çalışanları ile şirket müdürü Jannoni kepenkleri de kapattırarak şirketi terk etmiştir.

Öğrencilerin arasından biri, duran tramvayın basamağına çıkarak ateşli bir konuşma yapmış ve konuşmasının sonunda "Türkiye'de Türk dili hakimdir" demiştir. Bu konuşma henüz tamamlanmamışken diğer öğrenciler ellerindeki taşları şirketin kepenklerine fırlatmışlar, kepenkleri yere indirmişler, camlarını ve levhalarını kırmışlar, daha sonra da büroyu tahrip etmişlerdir. Bu sırada toplanan halk da gençlerin hareketini alkışlamıştır.

Daha sonra Karaköy'e yürüyen gençler, oradaki Vagon-Li acentesine de saldırarak mağazayı tahrip etip, "Türklüğü tahkir edenler, Türkçe konuşmayanlar, bu memleketten kovulacaktır" diye bağırarak köprüye gelmişlerdir.

Çeşitli gazeteleri ziyaret ederek, güzellik müsabakaları yerine kendilerine ilgi gösterilmesi çağrısında bulunan gençleri Cumhuriyet Gazetesi'nde karşılayan Peyami Safa, "Türk diline dil uzatanların dilleri kurusun" sözleriyle protestocu gençleri desteklemiştir. Çıkan arbedeye güvenlik güçleri müdahale etmiş olayların yatıştırılmasında zorluk yaşanmış, 30 kadar gösterici tutuklanmış ve Galatasaray Karakolu'na götürülmüştür.

Tutuklananların arkadaşları "Milli heyecana tercüman olan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" diyerek müdahalede bulunmuşlar, bunun üzerine Emniyet Müdürü "Geliniz derdinizi bana anlatınız, hepinizi dinleyeceğim" diyerek onları sakinleştirmiş, tutuklanan öğrenciler 13.00'da serbest bırakılmışlardır.

Gençliğin bu tepkisi üzerine Vagon-Li Şirketi Müdür Jannoni'ye işten el çektirmiş ve yerine bir Türk müdür tayin etmiştir.

İstanbul'da yaşanan bu olaylar yurdun çeşitli yerlerinden gelen destek mesajlarıyla yankı bulmuştur. Polatlı Belediye Başkanı Baha Bey, "Polatlı gençliği İstanbul Darülfünun gençliğinin Türk diline ve Türk benliğine karşı gösterdiği yüksek hassasiyeti takdirle karşılar ve alkışlar" derken, Bursa'da Halkevi'nde yapılan toplantıda ateşli nutuklar söylenmiş, Gazi heykeli önüne gidilerek marşlar okunmuş ve Halkevi'ne MTTB'ye ve Gazi'ye telgraf çekilerek, İstanbul'daki protestonun desteklendiği belirtilmiştir.

Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü de yayınladığı telgrafla desteğini duyurmuştur.

Olay sadece protesto gösterilerine yol açmamış, öğrenciler ve yöneticiler üzerinde farklı bir takım etkileri de olmuştur. Öğrenclier dil konusuyla daha yakından ilgilenmeye başlamış, İstanbul'da bulunan yabancı isimleri değiştirmeye çalışmak ve Türkçeyi hakim kılmak amacıyla bir "Dil Mücadele Derneği" kurmak konusunda aralarında konuşmuşlar ve yabancı isim taşıyan bir takım işletmelere mektuplar göndererek işletmelerine Türkçe isim koymalarını istemişlerdir.

İzmir Belediyesi ise sokak satıcılarının Türkçe dışında bir başka dille bağırmalarını yasaklamış, bu konuda duyarsız davrananların, bu düzenlemeyi takip etmekle görevli memurlar da dahil olmak üzere şiddetli şekilde cezalandırılacağını belirtmiştir.

(Cumhuriyet Gençliğinin Misyonu Çerçevesinde 1933 Vagon-Li ve Razgrad Olayları - Hakan Uzun)

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.