Son dakika

Maliki ile Barzani arasında anlaşma...



Irak'ta merkezi hükümet ile Kürdistan Federe Yönetimi arasında gerilen ilişkiler, Maliki ile Federe Yönetim Başbakanı Neçirvan Barzani arasında yapılan anlaşmayla sonuca bağlandı.

BAĞDAT ANLAŞMASININ MADDELERİ

Maliki ile Barzani 1 Mayısta bir anlaşma imzaladı. İmzalanan anlaşmanın maddeleri ise şöyle:

* Petrol ve doğal gaz kaynaklarının ve gelirlerinin paylaşımı konusunda bir komisyon oluşturulacak,

* 2013 bütçesi, Kürdistan Federe Yönetimine ayrılacak kaynaklar konusunda yeniden gözden geçirilecek,

* İhtilaflı bölgelerin güvenliği ortak sağlanacak,

* Saddam Hüseyin döneminde uygulanan nüfus değiştirme politikaları gözden geçirilerek il sınırları yeniden belirlenecek(Burada yine Sünnilerin Kerkük, Musul, Bağdat, Diyala, El Anbar gibi kentlerin kendilerine ait olduğunu savunmalarının hem Şiileri, hem de Kürtleri rahatsız ettiğini söyleyelim),

* Saddam döneminde katliama uğrayan Kürt ve Şiilere tazminat ödenecek,

* İlişkilerin sağlamlaştırılması amacıyla her iki hükümet arasında temsilciler atanacak.


2010 yılında ABD'nin çekilmesinin ardından yapılan seçimler öncesinde Irak'taki Şii'lerle Kürtler arasında ittifak vardı. İttifak, Sünni kanat üzerinden Irak' içi siyasetine müdahale arayışında olan ABD, Katar, Suudi Arabistan ve Türikye'ye direnerek Talabani'yi Cumhurbaşkanlığına getirdi.

Ancak bu süreçte Kerkük, Diyala, Selahhaddin gibi aidiyeti konusunda ihtilaf bulunan (Merkezi hükümete mi, Kürdistan Federe Yönetimine mi başlanacağı tartışmalı olan) bölgeler konusundaki anlaşmazlıklar giderilemedi. Bu bölgelerin aidiyeti için 2005 yılında kabul edilen Irak anayasasına göre (140. Madde) 2007’de yapılması öngörülen ama sonra 5 yıl ertelenen referandum, bu 5 yıldan sonra da yapılamadı. Bu anlaşmazlığın boyutunu anlamak için Irak’ın petrol rezervleri bakımından dünyada 3. sırada olduğunu ve Irak petrolünün yüzde 40’ının Kerkük’te olduğunu söylemek yeterlidir.Yine enerji kaynaklarından elde edilen gelirlerin ve bu alanda yapılacak anlaşmalar konusundaki yetkilerin paylaşımı konusunda merkezi ve Kürt Federe Hükümetleri arasındaki anlaşmazlıklar giderilemedi.

Tam da bu süreçte Suriye’deki çatışmalar üzerinden yaşanan bölgesel kamplaşma, Irak’taki bu çelişkilerin daha görünür olmasını sağladı.Kendisi de uzun yıllar Suriye’de kalmış bir siyasetçi olarak Maliki, İran gibi Esad Rejimine desteğini baştan ortaya koydu.

Bu süreçte Irak Hükümeti, Saddam’ın eski istihbaratçılarını “koruma” olarak kullanan ve “ölüm timleri” üzerinden Irak’ta istikrarsızlık yaratmaya yönelik birçok silahlı-bombalı saldırıdan sorumlu tutulan Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi, hakkında yakalama emri çıkardı. Maliki’ye karşı Türkiye ile yakınlaşan Barzani’nin Haşimi’ye sahip çıkması, Irak’ın merkezi ve Federe Hükümeti arasındaki çelişkiyi derinleştirdi.

Maliki’nin Türkiye ve Barzani arasındaki girişime asıl tepkisi ‘Dicle Operasyon Ordusu’ adı altında askeri bir birlik oluşturarak bu orduyu aidiyet konusunda ihtilaflı olan Kerkük, Diyala ve Selahaddin’de konuşlandırması oldu. Barzani’nin Peşmerge ordusunu Kerkük’e göndermesi ile bu iki yönetim arasındaki gerilim çatışma noktasına varmıştı. Gerilim öyle bir noktaya varmıştı ki, Kürdistan Federe Yönetiminin “bağımsızlık” ilanını gerçekleştireceği konuşulur olmuştu.Hatta Başbakan Neçirvan Barzani, Aralık ayında Time dergisine verdiği röportajda “Maliki’ye karşı umut kapımız Türkiye” demiş ve yine “bağımsız Kürdistan için en az bir ülkeyi ikna etmemiz gerekiyor” diyerek Türkiye’yi işaret etmişti.

Bu süreçte Barzani’nin attığı bir diğer adım da merkezi hükümetin petrol gelirlerinden Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin payının ödenmediğini söyleyerek ABD’nin en büyük petrol tekellerinden Exxon Mobil ile bir anlaşma imzalaması oldu. Barzani, bu anlaşmanın ardından 2012 yazında, Türkiye ile ham petrol gönderip işlenmiş petrol alma konusunda bir ticaret anlaşması imzaladı. Barzani’nin bu anlaşmaları yapmaya yetkisi olmadığını ve dolayısıyla bu anlaşmaları tanımadığını söyleyen Maliki’nin en somut tepkilerinden biri, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın bindiği uçağın Hewler’e (Erbil) inişinin engellenmesi oldu.

Bu süreçte Cumhurbaşkanı Talabani’nin araya girmesi, olası çatışmayı önlemişti. Burada Irak’taki dengelerin korunmasında önemli rolü bulunan Cumhurbaşkanı Talabani’nin Barzani, Allawi, Sadr ve Meclis Başkanı Usame Nuceyfi’nin Maliki Hükümetini düşürme girişimlerinin önüne geçilmesinde de önemli bir rol oynadığını hatırlatmak gerekiyor. Irak’taki gerilim geçtiğimiz ay (Nisan) Kürt bakan ve milletvekillerinin merkezi hükümet ve meclisi boykot etme kararı ile yeni bir boyuta varmıştı. Aynı dönemde Sünnilerin Maliki Hükümetine karşı çeşitli kentlerde gösteriler yapmaya başlaması ve yine Şii kentlerinde patlayan bombaların yol açtığı katliamlar, Irak’ın geleceğini daha fazla belirsizliğe sürüklüyordu.

Erbil'de imzalanan anlaşma, Irak'ın parçalanmanın eşiğine geldiğni düşündüren böyle bir fon önünde gerçekleşiyor.

Anlaşma ile Kürt bakan ve vekillerin de boykotu sona erdirilmiş oldu. Aynı zamanda Maliki ile Mesut Barzani arasında bir görüşme yapılması da karar altına alındı. Anlaşmanın sadece Irak içi dengeleri ilgilendirmekle kalmadığı, aynı zamanda Bölgesel dengelere yönelik bir tutum değişikliklerine de yol açacağı yorumları yapılıyor. Şiiler ve Kürtler arasında varılan bu anlaşmanın bir diğer dikkat çekici yönü de, hem ABD, hem de ABD’nin hedefi konumunda İran tarafından desteklenmiş olması.

İran, bu anlaşma ile Kürtlerin (Barzani’nin) Türkiye-ABD ile iş birliği/yakınlaşmasını sınırlamayı ummaktadır. Suriye’ye yönelik müdahale girişimleri başladığında PKK ile aynı çizgideki PJAK ile ateşkes yapan İran’ın özellikle Talabani ile de yakın ilişkileri bulunuyor. Dolayısıyla İran, bu anlaşmanın hem Suriye’de, hem de Irak’ta Sünnilere karşı kendi ittifakını güçlendireceğini, en azından bölgesel kamplaşmada dengeleri değiştirebilecek bir güç haline gelen Kürtleri tarafsızlaştıracağını düşünüyor(Suriye’deki el Nusra Cephesi, geçtiğimiz günlerde Irak el Kaidesi’ne bağlı olduğunu ilan etmiş, ötesinde Suriye ve Irak’ın Sünni aşiretleri birlikte hareket etmeye başlamıştı). Bu ittifakı zorlayan bir diğer konu da hem Federal Kürdistan’da (sonbaharda), hem de Irak’ta (2014’te) yapılacak seçimlerdir. Her iki gücün (Maliki ve Barzani’nin) bu gerilim ve çatışmanın seçim süreçlerinde kendi pozisyonlarını zora sokacağı kaygısını taşıması da bu anlaşmayı kolaylaştıran etmenlerden biri olmuştur.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.