Son dakika

Türk Ticaret Bankası TMSF'de


1997.06.11
Süresi içinde kullanılmayan rüçhan hakları TMSF tarafından kullanılarak Türk Ticaret Bankası’nın sermayenin yüzde 84.52’si TMSF’ye intikal etti.

"BAŞKAN - Bu Türkbank ihale satış şekli özelleştirme kapsamında veya dah aönce satılan TMSF'ye geçen bankalardan bir farklılığı var mıydı, bir özelliği var mıydı statü olarak?

GAZİ ERÇEL - Sayın Başkan, bir özelliği vardı; çünkü, Özelleştirme İdaresi'ne biz önce dedik ki, siz yapın bunu. Özelleştirme İdaresi dedi ki "Mülkiyeti bize geçmeden daha doğrusu hisse senetleri bize geçmeden biz özelleştirme yapamayız. TMSF'den Özelleştirme İdaresi'ne bunun mülkiyeti nasıl aktarılacak, orada soru işaretleri çıktı. Arkadaşlar bu konu üzerinde çalıştılar... Biz onun üzerine size giriş bölümünde de belirttiğim gibi Özelleştirme İdaresi'nden yardım alalım dedik ve Özelleştirme İdaresi Başkanı Sayın Uğur Bayar'dı, kendisinden de ben rica ettim, bu ihale sürecinde Özelleştirme İdaresi'nden deknik yardım aldı arkadaşlar; yani, nasıl yapılacak, nasıl edilecek. Bütün oradaki sorunun en önemli nedeni bu Türk Ticaret Bankası hisse senetlerinin tekrardan Özelleştirme İdaresi'ne aktarılması prosedürünün TMSF ile Özelleştirme İdaresi arasında hukuken olmamasıydı; yanılmıyorsam konu buydu. O nedenle biz bunu bu şekilde Özelleştirme İdaresinin bir nevi teknik katkısıyla götürmeye karar verdik.

BAŞKAN - Sayın Erçel, Türkbank'ın dışında Merkez Bankası, dolayısıyla TMSF'nin Türkbank'ının dışında herhangi bir banka satışı gerçekleşti mi?

GAZİ ERÇEL - Benim hatırladığım yok.

BAŞKAN - Satılan bankalar Özelleştirme İdaresi tarafından mı satılıyor; Hazine tarafından mı?

GAZİ ERÇEL - Tabi Sayın Başkan, burada Özelleştirme İdaresinin olması lazım, en önemli kıstak Özelleştirme İdaresi; ama daha sonra TMSF'ye geçen banka sayısında artış olunca ve Merkez Bankası'ndan ayrılıp BDDK'ya beraber geçen TMSF'nin kanunda yapılan değişiklerle bu yetki verildi ve o çerçeve içinde her türlü birleşmeyi, devri, içişlerini yapıp çeşitli şekillerde satışlarında gerçekleştirdiler. Bunların örneklerinden bir tanesi de Oyakbank'a yapılan satıştır, bir grup banka oraya satılmıştır, bir grup da başka bir gruba...

BAŞKAN - BDDK tarafından...

GAZİ ERÇEL - BDDK; ama TMSF. TMSF BDDK'nın bir nevi kuruluşu oldu. Tabi bu türden satım veya alım meselelerinde hukuki sorunlar olmasın diye bir geçiş döneminde de BDDK Kanunu, TMSF beraber hazırlanırken bu türden hükümler ortaya konuldu ve onlara yetki verildi. ama bizim yasamızda TMSF'nin yani, bu Türk Ticaret Bankası'nın ihalesinin yapılması sırasında herhangi bir şekilde yasaya yaparsın veya yapmazsın şeklinde bir hüküm olmaması dolayısıyla da TMSF açısından hukuken yasal olarak herhangi bir şekilde bu türden ihaleyi yapıp yapmaması sorun olmazdı. Zaten o tartışmalı bir konudur. Mustala siz de o konunun üzerine eğildiniz. TMSF'nin hukuki yapısı; özel bir kurum mudur, kamu kurumu mudur veya kamu gibi nitelendirilen bir kurum mudur bu ihale kamu ihalesi midir? O konuları kusura bakmayın, o detaylı bir konudur.

BAŞKAN - Türkbank'ın TMSF'ye ait oluş şekli öncelikle sıkıntılı bir durumda olduğu için bir kaynak aktarılıyor TMSF tarafından. Daha sonraki bir düzenlemeyle birlikte aktarılan sermaye artırımı kararı yönetimi TMSF tarafından oluşturulduktan sonra böyle bir karar alınıyor ve sermaye artırımında bankanın ait olduğu sandığın ilave gücü ve kaynağı olmadığı için bu şekilde bir sahiplenme durumu söz konusu. Daha sonra, sandığın müracaatıyla birlikte bu sahiplenme, bu hisse el değiştirmesi iptal ediliyor ve daha sonra sizlerin o dönem umduğnuz bir yöntemle Türk Ticaret Kanunları gereği yeni bir operasyonla birlikte dolayısıyla bankanın hisselerine sahip olunuyor ve dolayısıyla banka 84.52 oranında Merkez Bankası'na yani TMSF'ye geçmiş oluyor. Ben hem bununla bağlantılı olarak bunun dışında başka bir yol yokmuydu; yani Merkez Bankası ve TMSF'ye hissenin geçişinin bir şahıs ve bir grup, bir finans kuruluşu olmadığı için bir denetleyici bir düzenleyici, ana bir kuruluş olduğu için neden böyle bir şeye gerek duyuldu? Yani, eğer şayet sandık hissesi olmakla birlikte söz sahibi değilse kaynak yönünden bir şekilde başka bir formülle Merkez Bankası'nın uhdesinde geçmeden başka bir yöntem araştırıldı mı? Bir konuyu daha sormak istiyorum bağlantılı olarak; Merkez Bankası'nın bankayı satışa çıkarması halinde nedir; Özelleştirme İdaresi satsaydı eksi veya artısı ne olurdu; direkt Hazine Müsteşarlığı'nın böyle bir süreci gerçekleştirme imkanı olmaz mıydı?

GAZİ ERÇEL - Sayın Başkan, önce birinci sorunuzdan başlayayım. Gerçekten çok dramatik ve hazin bir olaydır bu TMSF'nin buraya 485 milyon dolar yatırması. Nedeni de yasal nedenlerden kaynaklanıyor. Tabii o tarihlerde bankaların denetimlerinden ve bankaların mali durumlarından sorumlu veya izleyen birim Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'ydı ve banka giderek günden güne zarar yaratan bir hale dönüşüyordu. Nedeni de 1994 krizinde banka devlete güvenmiş Sümerbank'a çok önemli bir miktarda aktifin veya kredilerinin rakamda yanlışlık olabilir yüzde 60-70 oranında devletten nasıl olsa bir şey olmaz diye krediyi vermiş. 1994 krizine girdiği anda, bu verdiği kretiyi pasifindeki; yani kaynaklarla bir nevi sağlayacak kaynaklara yüzde 1000'lere ulaşan, 5000'lere ulaşan faiz öderken Sümerbank'a ödeyeceği faizin de öyle olacağını düşünmüş, en büyük kredisi bu; fakat zaman geçip 1994 krizinin eylül aylarına gelince alınankarar -ilgili kurum veya neresiyse- çerçevesinde devlet kurumlarına açılan kredilerle ödenecek faizler yüzde 75'ten sınırlanıp iki sene içinde ödenecek deyince zaten buradaki faiz giderinden dolayı Türk Ticaret Bankası otomatik olarak zarara firmiş. O süreç içerisinde de bütün kredilerini, devlete, Sümerbank'a bağladığı için zarar etmiş ve bu zarar artık, her gün zarar bir aktif kalemi. Bir yerden mutlak suretle finans edilmesi lazım. Finanse edilen kaynak o tarihlerde yüzde 100 orarınnda faiz oranı... Zarar devamlı zarar üretiyor. Bu çerçeve içinde Hazine Müsteşarlığı, gerçekten bu bankaya bir şey yapılması lazım geldiğini düşündü. Bu düşünce çerçevesinde oturduk, devamlı temaslarla ne yapabiliriz, bunu sermayesini mutlaka artırmamız lazım, birisinin bir para koyması lazım. O tarihteki bizim tahminimiz, yasal çerçevede Hazine Müsteşarlığı, TMSF'ye çeşitli konularla ilgili olarak şuna şu kadar yatır, şuna şu kadar yatır, bir nevi yasal direktif verme hakkı vardı; ancak, bu direktif verme hakkı bir yönetmelikle, Bankalar Kanunu'nda TMSF'ye şöyle şöyle işlemler yapmak için çıkarılacak bir yönetmelik çerçevesinde bu işler yapılır diye bir hükümle bağlanmıştı. Hazine dedi ki, oturduk o zaman 30 trilyon bir paraya ihtiyacı var, verelim dedik. TMSF ve...

BAŞKAN - Tarihini hatırlıyor musunuz?

GAZİ ERÇEL - Resmi yazıyla geldi. Hazine Müsteşarlığı'ndan. Biz yatırdık, şimdi prosedür normal, yatırdık; fakat tabi bankanın işi de çok karışık bir banka. Bir takım vakıfı var, derneği var, dava açtılar. Hiç unutmuyorum, davayı yürüten Turgut Kazan'dı, İstanbul Barosu avukatlarından. Dava bir ay sürdü. Bir ay sonra çıkan karar şu: Anayasa Mahkemesinin 94 senesinde iptal ettiği Bankalar Kanunu'nun...

BAŞKAN - Sayın Erçel, orada bir kopukluk oldu gibi geldi bana. Siz 30 trilyonu yatırdıktan sonra bazı yönetiminde değişiklikler yaptınız.

GAZİ ERÇEL - Hazine yaptı.

BAŞKAN - Banka o 30 trilyonu yatırdıktan sonra TMSF'ye geçti de mi dava açıldı; yoksa o arada başka gelişmeler mi oldu?

GAZİ ERÇEL - Orasını çok kesin olarak hatırlamıyorum; ama oradaki olay, biz parayı verdik, Hazine yönetimini atadı. önemli bir yüzde kaçtır sermayesi, geçti bu TMSF'ye. Biz bankayı alacağız, gerekirse tekrar TMSF para koyacak içine, yetki var diye düşünüyoruz o zaman öyle gidecek. Dava açıldı, bir ay sürdü, karar şu: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Bankalar Kanunu'nun bir maddesine dayanılarak çıkarılan yönetmelik çerçevesinde verilen idari emir geçersizdir. Bir anda bizim; yani Hazinenin Türk Ticaret Bankası'na şöyle şöyle yapın, sermayesini alın diye verdiği direktif yasal olarak ortadan kalktı. Biz 30 trilyon para koyduk. Nasıl çözelim; orada Hazine'deki arkadaşlar oturdular, formül ürettiler ve Türk Ticaret Kanunu'nun 324. maddesi gerçekten, yasal olarak geçerli; yani sermayenin yarısından fazlasını kaybetmiş bir şirketin şöyle olur, böyle olur. O madde çerçevesinde bankanın yanılmıyorsam vakıf, dernek kimlerse onlar da oturuldu. Yamıyorsanız ya paramızı verin bizim, 30 trilyon verecek paraları da yok veya böyle yapın dedi Hazine ve sonunda...

BAŞKAN - Bu kararı, bu icraatı Hazine yaptı...

GAZİ ERÇEL - Hazine yaptı. Hazine bunu yaptı ve 324'e göre banka TMSF'ye herhangi bir şey olmadan geçti. Bu sefer hukuki olarak Bankalar Kanunu'nda bir anda biz Türk Ticaret Kanunu'na geçtik. Tabi burada bir parantez açayım, yani Türk bankacılık sisteminin girdiği bu girdabı irdelerken bu Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 1994 senesinde iptal edilen kararla ilgili olarak da ta 1999 senesinin 11 Haziran'ına kadar yeni çıkarılan bir yasanın olmamasının ne derecede önemli etkilerinin olduğunu hepimiz gördük. Düşünün o tarihte Hazine hiçbir şekilde hiç bir bankaya müdahale edemezdi; çünkü, müdahale etme maddesi 64. madde, 68. madde. anayasa Mahkemesi iptal etmiş, 68. maddeye göre Hazine bir bankayı iflas ettirse hemen anında dava açıyor, "Sen hangi kanunun hangi maddesine göre nereye dayanarak yaptın?" Bu son derece... Dolayısıyla Hazine de bir anda kaldı, hepimizin çok önemli bir yer çıktı karşımıza. Bankacılık sektörüne müdahale edemiyor Hazine ve bize hiç bir şekilde o yönetmelikte yasaya aykırı... Siz buna veremezsiniz diyor. O zaman biz yasal olarak olayı yasal zemine oturtmak için Türk Ticaret Kanunu'nun 324. maddesine dayandırdır. Dolayısıyla dayandırıldı ama bu olaylar, bu prosedür devam ederken, buradaki zarar devamlı zarar etmeye başladı. Murakıplar gittiler incelediler, Hazine dedi ki bu bankanın, yanılmıyorsam ben, TMSF'nin hangi tarihte ben parayı yatırdığını bilmiyorum; ama, herhalde 1997 yılının ortalarıydı. Biz 485 milyon dolar eşiti yatırdığını biliyorum; ama, herhalde 1997 yılının ortalarıydı. Biz 485 milyon dolar eşiti Türk lirası para yatırdığımız zaman bankanın burada zarar üreten kısmını burada durduruyorduk; yani teknik açıdan sayın üyeler mutlaka biliyorlardır; ama ben bir kere daha altını çizeyim. Bir şirkette veya bankada bir zarar varsa buraya aynı miktarda para koyarsanız bu para bunu bir nevi karşılar; artık zarar üretmez bu. Bu para da faizsiz olursa, sermaye olarak koyduğumuz zaman bu zarar yavaş yavaş aşağı iner. Biz aynımiktarda koyarak bu zararı bloke ettik: yani zararı kapamadık, zararı yok etmedik. Bloke ettik: çünkü biraz daha fazla para... 485 milyon doları buraya koyduk: dolayısıyla, bu niye TMSF'ye geçti, nasıl oldu meselelerinin altında yatan olay bu. Tabi TMSF bunu aldı, 485 milyon dolar para koydu buna. Ne yapacak bunu? Yapacağı tek şey var, o saralarda ortam müsaitti, ekonomik konularda bekleyişler, dışarının ilgisi, bu türden banka alış satışlarına karşı. Yalnız Kamu değil, özel bankalara karşı ilgi fazlaydı. Mesela, benim bir soruşturma komisyonuna verdiğim bilgilerden ben de oradan baktım, mesela Garanti Bankası'nın değeri 1.5 milyar dolardı o zaman. Türk Ticaret Bankası'nı aldığınızda aynı. Biz de satalım dedik.

İkinci sorunuza geldiğimde, Sayın Başkan, Merkez Bankası olmaz. Bu tamamen TMSF'yle ilgili. özelleştirme İdaresi bunu alabilir miydi; alamazdı, çünkü bir yasa çıkarmak lazım, oradan oraya devretmek için. Başka türden alamıyor, siz veremiyorsunuz. Özelleştirme İdaresi'ne vermek için bir kurumun bir kamu iktisadi teşekkülünün veya bir kamu kurumunun Özelleştirme İdaresi'ne geçmesi için belli bir prosedürü var. Bir kere kamu kurumu olması lazım. Bu Türk Ticaret Bankası'nda öyle bir unsur da yok. TMSF zaten kamu olarak kabul edilmeyen bir şey. Böyle karışık bir hukuki durum var. Biraz da herhalde Özelleştirme İdaresi de pek şey yapmak istemedi olaya, yani. Siz bakın. Hazine'nin zaten bu işi yapmasına ne yasal olarak ne de fiziksel olarak imkanı yoktu. Onun için verdiğimiz kararda...

BAŞKAN - Özelleştirme İdaresi'nin çekincesini hatırlıyor musunuz o zaman? Bir yasal düzenlemeyle Özelleştirme bir kararı, bir yasa hazırlığıyla birlikte Türkbank'a...

GAZİ ERÇEL - Olabilirdi efendim; ama o tarihlerde sayın Başkan, yasa çıkarmak o kadar zordu ki. Biz o zaman bütün gücümüzü bu Türk Ticaret Bankası'nın parayı yatırdıktan sonra iptal edilince bütün gücümüzle hükümete bir bankalar kanununun yasasının çıkarılması üzerine yoğunlaştırdık. Bankalar yasası çıkmadan hiçbir şey yapılamayacağı nitekim de hükümet bunu son derece yakından izledi ve çıkardı.

Gazi Erçel'in Türkbank Komisyonu'na verdiği ifadeden...







Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.